Bekir EROĞLU


GERÇEKTEN, KİM BUNLAR ?

GERÇEKTEN, KİM BUNLAR ?


Bedenlere abdest aldırsan ne yazar.
Zihinler cenabet olduktan sonra...
*
Zamanın ruhu değişti;
Artık dindar burjuvaziler oluştu. "Dindar görünümlü burjuvalar" ve onlara destek verip çanaklarından, artıklarından yararlananlar..

Adama bakıyorum, "hacı";
Sekiz sefer Kâbe'ye, 
On sekiz sefer Umre'ye gitmiş. 
Altında 300 bin, 400 bin, 500, 1000...bin liralık araba!
Kapısında, fabrikasında, ofisinde, yüzlerce-binlerce maraba...
Her ağzını açtığında milyonlarca dolar, avro, hisse senedi, yatırım, plâsman, fizibilite, etüd gibi şeyler vızıldıyor. 

Konuşmalarının arasına sık sık "Allâh", "Muhammed", "Ayet", "hadis" sıkıştırmaktan da geri kalmıyor. 
Her cuma, kendisi gibi "ekâbir takımı" ile birlikte namaz kılmak için, yaşadığı kentin bir camisinde boy gösteriyor...

Bunların arabalarının park edildiği cami önleri, lüks araba galerilerini aratmıyor. Oturdukları villalar milyon dolar maliyetlerden başlıyor. 

Hiçbirinin çocuğu, evet hiçbirinin veledi devlet ve imam hatip mekteplerinde okumuyor. 
Ama sık sık gazetelere demeçler verip, "türban yasağından", "inançlardan" daha bilmem nelerden dem vuruyorlar.

Bu beylerin eşleri de ayrı bir âlem. 
Her birinin kendisine idol seçtiği bir devlet büyüğü hanımı, kendilerince "first lady"leri var. 
Kimi Hayrunisa Hanım'a, kimisi bilmem ne hanım'a özeniyor, onlar gibi giyinmeye, onlar gibi konuşmaya çalışıyorlar. 

Zaman zaman "kermeslerde", "yardım toplantılarında" boy gösterip, yüksek miktarda bağışlar yaparak, medyada kendilerinden söz ettirmeyi bir marifet sayıyor, eşleri ile birlikte ahreti garantilemenin huzuru içinde(!) gece yastığa baş koyuyorlar...

Bu aymazlar puta tapar gibi dünya malına tapıyorlar... Müslüman kılığına girmiş Müslüman görünümlü sahtekarlar..! 

İslâmiyette mal, mülk, para, pul, araba, binbir çeşit eşya, lüks, şatafat, debdebe, sitayiş, gösteriş için popoyu yırtmak yoktur. 
Ya ne vardır? 

Müslüman o günkü rızkını (nafakasını) temin ettikten sonra, artık gününün geri kalan mesaisini ahretini kazanmak için harcar! 

Ne diyor Hz. Muhammed: 
"Bugün Allâh için ne yaptın?" 
Bu mal, mülk vb. şeyler peşinde koşanlar ne cevap veriyorlar: 

“Ya Muhammed, bugün iki havuzlu villa, üç mağaza yeri satın aldım. Ayrıca, hanımın altındaki geçen yıl aldığımız jipi, bu yıl çıkmış olan yeni modeli ile değiştirdim, ne de sevindi, ne de sevindi.  

Üniversite öğrencisi imam nikahlı eşime de kendisine bir şeyler alsın diye elli bin lira verdim, havalara uçtu...

'Lütfen bir lokma, burnunu her şeye sokma' derneğine, bir basın toplantısı düzenleyerek, habercilerin huzurunda yüz bin lira bağış yaptım, yarın bütün gazetelerde boy boy resimlerim çıkacak, bugünk? televizyon haberlerinde ilk sıralarda yer alacağım...

Ya Muhammed buyurduğun gibi "iki günümü bir etmemeye gayret ederek, hiç ölmeyecekmiş gibi çalışıyorum..." 
*
Yalan mı bu yazdıklarım? 
Artık ülkemizde bu şekilde yaşayan yüz binlerce "Müslüman"(!) yok mu?

Müslümanlık Allâh’a yaklaşmaktır. 
Bu zenginler, uçaklara binip, gökyüzüne çıktıkça, Allâh’a yakınlaştıklarını sanıyorlar. 

İslâm inancında, Allâh nezdinde en muteber, en sevgili, en hayırlı ve değerli kul: “Takvâca en üstün olanıdır." Ancak takvan ile üstün olabilirsin.

Takvâ neydi? 
Allâh'ın yapılmasını istediklerini yapmak, yapılmasını istemediklerini yapmamak. Yani emir ve yasaklarına uymak. Bir kişi ne kadar bu emir ve yasaklara uyarsa, Allâh nezdinde o kadar makbul kişi olur.

Bu bizim zengin "Müslüman"lar ise sanıyorlar ki, arabalarının modeli ne kadar yüksek, ne kadar pahalı, evleri ne kadar gösterişli, fabrikaları, işyerleri ne kadar büyük, yanlarında ne kadar çok işçi, cüzdanlarında ne kadar çok para, vb. olursa Allâh'a o kadar yakın olacaklar. Acaba öyle mi, ya da bunların "Müslümanlık"la uzaktan-yakından alâkaları yok mu?
*
Bu dini kullananlar gerçekte 
kimler acaba?

Gerçekten Türk ve Müslüman çocukları mı, yoksa büyükşehirler dışında yaşayıp da sonradan "keşfedilen" Hıristiyan ve Yahudiler mi?

Bütün bu İslâmiyetle alakası olmayan yaşam tarzlarının toplumda geçer kabul görmesinin en büyük sebebi, Müslümanların içinde yer alan, kendini "büyük din hocası", "âlimi", “kanaat önderi", "feyz kaynağı", “nur saçıcı", vb. olarak bu topluma yutturmuş bulunan ve de % 99'u Yahudi ve Hıristiyan kökenli olan kişilerdir.

Amaçları Müslüman toplumu küresel sermayenin, siyonizmin, evanjelizmin, vb. istekleri doğrultusunda şekillendirmek, bu güçlerin hedeflerine hizmet edebilecekler kıvama getirmektir.

Artık 'Müslüman camia' diye bir şey yok. Zenginler ve yoksullar var. Bir tarafta iktidar yalakaları diğer tarafta adalet arayanlar var...
*
Uzun lafın kısası demem o ki;
Bedenlere abdest aldırsan ne yazar,
zihinler cenabet olduktan sonra...
Artık bu milletin sabrı kalmadı, biteli çok oldu aslında. Sabırlı insanların ağır ağır kabaran öfkeleri korkunç olurmuş.
Biline...

Bekir Eroğlu