Bekir EROĞLU


Mevzu, BUĞDAYIN KITLIĞI DEĞİL AMBARDAKİ FARELERİN ÇOKLUĞU...

Mevzu, BUĞDAYIN KITLIĞI DEĞİL AMBARDAKİ FARELERİN ÇOKLUĞU...


AMBARDAKİ FARELER
? İstanbul Söğütlüçeşme'deyim.
Ankara gibi burası da oldukça sıcak,
çok sıcak, sanki kaynıyor nefes alınmıyor adeta...
*
Hızlı trenden indikten sonra aynen filmlerdeki gibi bir elimde valizim, diğerinde zorunlu olarak taşıdığım takım elbisem;
Amacım her zamanki gibi Marmaray'la Üsküdar'a, oradan da otobüse atlayıp Kuzguncuk'a gitmek..
Ama sıcakta, bir de üstelik tıkış tıkış olan Marmaray'a binmek istemedim, çekilmezdi zira..
Sonuç itibariyle - emekliyiz ya hani - yine de biraz paraya kıyıp Söğütlüçeşme'den Kuzguncuktaki kızımın evine gitmek için bir taksiye atladım...
Biraz ilerleyince şoförden su alabileceğim bir yerde durmasını rica ettim. Genç şoför bir büfenin önünde durdu ve,
-- "Dur amca, sen inme ben hallederim" dedi, sağolsun...
Su işini hallettikten sonra naifliği her halinden belli olan şoförün nazik davranışı, bana son günlerde okuduğum İranlı yazar Daryush Shayegan’ın “Yaralı Bilinç” adlı eserinde, İranlı bir vatandaş ile aracına bindiği İranlı şoförün diyaloğunu hatırlattı...
*
Dostlar, genelde geriye dönük dönemleri konu edinen, dönem itibariyle tarihe ışık tutup, o günün koşullarını gözler önüne seren eserleri okuyup incelemek ve zamanımızla kıyaslama yapmak çok hoşuma gider, severim...
İşte İran'daki o döneme ait önem arz eden İranlı vatandaş ile şoförün diyaloğunu, kıssadan hisse babından sizlerle paylaşmak istiyorum;
*
Efendim, uzun yıllar ülkesinden uzak kalmış İranlı bir vatandaş, ülkesine döndüğünde heyecan içindedir. Tahran Havaalanı’nda evine gitmek için bir taksiye biner.
Yolda şoföre, tütün satan bir yerde durmasını söyler.
*
Şoför: “Tütüncüde ne yapacaksınız beyim?” diye sorar.
Vatandaş: “Sigaram kalmadı… 
Sarılı sigara alacağım” der.
Şoför: “Alamazsın beyefendi, sigarayı artık camide satıyorlar” 
diye cevap verir.
Vatandaş: “Camide mi? Oraya ibadet etmeye gidilmez mi?” diye sorar.
Şoför: “Hayır beyefendi, ibadet etmek için artık üniversiteye gidiliyor” der.
Vatandaş: “Peki, o zaman öğrenim nerede yapılıyor?” diye sorar.
Şoför: “Öğrenim hapiste yapılıyor beyefendi.” cevabını verir.
Vatandaş: “Hapiste hırsızlar, soyguncular, katiller yok mu?” diye sorar.
Şoför: “Onlar artık mecliste beyefendi” diyerek sohbeti sonlandırır.
****
? Gelelim kıssadan hisseye, 
sözün özüne;
Mevzu nedir biliyor musunuz 
değerli dostlarım, lafı uzatmadan 
sözümün sonunda demem o ki;
Bu güzelim ülke bırakın 85 milyonu, iki katını, hatta daha fazlasını rahat rahat ve de müreffeh bir şekilde geçimini sağlayacak, doyuracak güce sahip bir ülke...
Ama gelin görün ki kazın ayağı öyle değil işte...Bir tarım ülkesiyken şimdi herbir şeyi ithal eder duruma düştük maalesef.
Çünkü mevzu başka, bambaşka..
Mevzu farelerin ambarı yol etmesi..
Mevzu, ambardaki buğdayın kıtlığı değil farelerin çokluğudur...
*
Bilmem anlatabildim mi?
*
Güzel bir İstanbul gününden
hepinize merhaba
Gün olaa harman ola.!
Unutmayalım,
Her karanlığın sonu mutlaka aydınlığa erişir...
Her güzel gün umutla başlar.
Ambardaki farelerin çokluğu sakın ha sakın umutlarınızı köreltmesin...
Gün güzel olunca, umutlar da özel olur...
Sizler herşeye rağmen yine de umudunuzu dipdiri ve canlı tutun ki her gelen gün sizlere umut, neşe getirsin, sevgi getirsin. 
Sevginiz de sonsuz olsun.
Kalın sağlıcakla...
Bekir Eroğlu
17.08.2023
Kuzguncuk/İstanbul