Değerli okurlar,
Bu yazımda size tarihten kısa bir kesit, bir yaprak açacağım...
*
Vakti zamanında Sultan Abdülmecit bir toplantı esnasında, namaz kılmak için abdest almak ister ve gözde cariyesi Feleksu, Padişah'a abdest alırken yardım etsin diye çağırılır.
Cariye muhtemelen Sultan'a olan yakınlığına güvenerek, herkesin içinde kendisine fazla samimi davranarak, el şakası yapar ve bu olay üzerine cariye, acilen Saraydan uzaklaştırılıp bir Paşayla evlendirilir...
Cariye, Sultan'dan ve Saraydan uzaklaştırılmıştır ama akabinde Sultan'dan hamile olduğu anlaşılır
ve beş altı ay sonra da, 6 yaşından itibaren “Zülüflü İsmail Paşa” olarak anılacak Şehzade dünyaya gelir.
*
Zülüflü İsmail Paşa, Abdülmecid'in gayri meşru oğludur...
Fakat çok iyi eğitim alması sağlanır ve henüz çok gençken Sarayda amcası Sultan Abdülaziz'in mabeyncisi olur.
Mekteb-i Harbiye-i Şahane'nin müdürlüğünü yapmış olduğu için, Atatürk'ün hatıralarında da adı geçer.
Ancak Ekber ve Erşed sistemi gereği en büyük oğul olmasına rağmen gayrimeşru doğduğu için veliahtlık ve tahta oturma hakkı kendisine tanınmamıştır...
*
Evlilik çağına gelen Zülüflü İsmail Paşa, Fatma İsmet Hanım ile evlenir ve bu evlilikten ikiz çocukları olan Celalettin Germiyanoğlu ve Ali Haydar Germiyanoğlu dünyaya gelir.
Ali Haydar Bey ileride Sultan Vahdettin’in kızı Fatma Ulviye Sultan'ın ikinci eşi olacaktır...
Celalettin Germiyanoğlu ise Meymenet Hanım ile evlenir ve Nuyan adlı bir kızı ile İsmail adında bir oğlu olur.
*
Nuyan Hanım da, armatör Nazım Kalkavan ile evlenir ve 1962 yılında bu evliliğinden geçen hafta hayata veda eden BİLLUR KALKAVAN doğar...
Maalesef, O'da dedesi Abdülmecid gibi uzun yaşamadı.
Sultan değildi, ancak kibirden
uzak karakteri, Atatürkçü fikirleri yüzünden bence O bir “Prenses”ti...
Bekir Eroğlu - Ankara
Bekir Eroğlu'a yaz